Keloğlan BİR VURUŞTA KIRK CAN ALAN KILIÇ

KELOĞLAN NIN MACERALARI
           BİR VURUŞTA KIRK CAN ALAN KILIÇ

 Bir varmış bir yokmuş;

 Zamanın birinde tembel mi tembel bir oğlan yaşarmış. Babası vakitsiz ölünce bir anası ile kala kalmış. Bu oğlanın başı kel yüzü gözü çapaklıymış. Yüzüne gözüne konana sineğin böceğin hadi hesabı yokmuş. Bir gün yüzüne konana kırk sineği bir vuruşta öldürmüş.

 Buna çok sevinip koşup anasından babasının kılıcını istemiş. Kılıcı alıp demirciye götürmüş. Demirciye ‘ Kılıcı iyice parlat üstüne de bir vuruşta kırık can alan Ahmet ağanın oğlu yaz ‘ demiş.

 Demirci istediğini yapmış. Keloğlan kılıcı eline alıp bir pehlivan gibi sokak  sokak gezmeye başlamış. Bir gün yolu ormana düşmüş. Kılıcı bir ağacın yanına saplayıp ağacın altında uyumaya başlamış.

 Burası devler diyarıymış. Ağaç altında uyuyan insanı gören devler gelmişler bakmışlar bir kılıç alıp üstünde yazanı görünce pek korkmuşlar. Keloğlanla araları iyi olsun diye hemen ziyafet hazırlayıp onu davet etmişler. Oda bu daveti kabul etmiş.

 Bizim Ahmet ağa yerini rahat bulunca üç beş gün orada kalmış. Buna canları sıkılan devler bir şeyde söyleyememişler. İçlerinden topla deve sen Ahmet ağayı al götür öldür demişler.

 Topal devde Ahmet ağaya ‘gel beraber odun toplayalı ‘demiş. Ahmet ağa kabul etmiş Beraber odun toplamışlar yüklerini yüklenip dönme vakti gelince topal dev Ahmet ağa odunların bir kısmını sen al bir kısmını da ben alıyım demiş. Ahmet ağa da kabul etmiş. Az bir odunu alıp dağın etrafına saplamaya başlamış. Dev dayanamayıp sormuş ‘ Ne yapıyorsun Ahmet ağa ‘ demiş.

 Ahmet ağa da ‘ Dağı omuzuma yükleyeceğim ‘ demiş.

 Bunu duyan dev durur mu . Bütün odunları ben taşırım demiş. O bütün odunları taşırken Keloğlanda elini kolunu salaya salaya yürümüş. Topal dev de onu öldürememiş.

 Bu işe yaramayınca Ahmet ağayı suda boğup öldürmeye karar vermişler. Bir dere kenarına gidip eline tulumları vermişler. ‘ Ahmet ağa şu tulumları doldur da su içelim ‘ demişler. Ahmet ağa oralı olmamış. ‘ Ben susamadım. Siz doldurun demiş ve gezmeye başlamış.

 BU palanda işe yaramayınca Ahmet ağayı zehirlemeye karar vermişler.

 Ona ayrı yemek yapıp önüne koymuşlar Ahmet ağa bakmış bir gariplik var kendini zehirleyeceklerini anlamış ; ‘ Acıkmadım siz yiyin’ demiş.

 Artık bıkan ve bir çare bulamayan devler Ahmet ağaya ‘ Artık evine gitme zamanın gelmedi mi ? ‘ demişler

 Ahmet ağa da’  giderim ama eli boş gidemem anam bunca zamandır neredeydin? Elin boş niye geldin der eve almaz ‘ demiş.’ Bana bir at ile bir heybe altın verirseniz giderim ‘ demiş.

 Devler hemen bir at ile bir heybe altın verip yanına topal devi katıp yolamışlar. Bunlar gece gündüz yol gidip üç ayda Ahmet ağanın evine varmışlar. Annesi oğlunu çok özlediği için sarılmış. Keloğlan annesine bir kazan çorba pişirtirip  devin önüne koydurmuş. Dev sıcak çorbayı içerken ağzı yanınca ‘ Püf.. ‘ demiş. Onun rüzgarı ile savrulan Ahmet ağa tavana ulaşmış. Topal dev bir de bakmış ki Ahmet ağa tavanda ‘ Ahmet ağa ne arıyorsun ‘ demiş. Ahmet ağa hiç bozuntuya vermeden ‘ Babamın kılıcını arıyorum ‘ demiş. Bunu duyan dev duru mu. Çorba için teşekkür eder etmez çıkıp gitmiş bir daha da görünmemiş. Ana oğul mutlu mesut evlerinde yaşayıp gitmişler.

Anonim

Değerlendirme: 1 / 5.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s