MÜZİSYEN

MÜZİSYEN

 Memleketlerden birinde çok ünlü bir musiki insanı yaşarmış. Daha çocukluluğunda eline aldığı bütün musiki aletlerini çalmayı hemen öğrenen bu adam çok genç , çokta yakışıklıymış. Her musiki gecesinde yeri hazır olan musik adamı evini geçindirip yaşlı annasına babasına bakar küçük erkek kardeşinide okuturken bir gün bir tüccarın kulağına ünü gelmiş. Oda evinde ve yapılacak bir musiki gecesine onuda davet etmiş. O gecede birkaç da paşa varmışlar. Adamın sesine sazına hayran kalan paşalar. Her musik gecesine onuda davet eder olmuşlar. Bu musiki adamı paşaların ve eşrafın kızlarına saz dersleri vermeye başlamış. Kızlar adama hayran kalırken her biri onu damat olarak almak istesede onun gözü hiçbir kıza yan gözle bile bakmazmış. Paşaların en büyük ve en güçlüsü kızının saz dersleri almasını istiyormuş. Kızını vezirlerden biriyle evlendirmeye niyetliymiş. Su gibi güzel kızının , güzelliği bir kenara çok güzelde bir kalbi varmış. Kimseyi incitmek istemeyen bu kızın gönlü boşmuş ve vezir gibi yaşlı bir adamla değil  yaşı yaşına , boyu boyuna huyu huyuna uygun bir adamla evlenmek istermiş. Paşa babası ise gücüne güç katmak derdindeymiş. Kızının veziri etkileyip kendisine bağlamasını istediği için musikinin işe yarayacağına inanmış. Paşalardan ünlü musi adamının ününü duymuş . Birde hiçbir kıza bakmadığını duyunca kızına musiki dersi vermesini istemiş. Adamda kabul etmiş.

 Genç musiki adamı paşanın evine  gelip paşayla tanışınca bu işi kabul etmek istememiş. Paşa ters ve kaba bir adammış ve musiki adamına çok kötü davranıyormuş. Ama ‘ Bu iş biraz sabrederim ‘ demiş. Kızıla paşanın köşkünün üst katındaki küçük salonunda çalışacaklarmış. Yanlarında annesi ve dadısıda olacakmış. Musiki adamı genç kızıla tanışır tanışmaz ona tutulmuş. Genç kızda adamdan etkilenmiş ama onun musiki aletlerine hakimliği o rüyadaymış gibi çalışı ve o güzel sesi kızıda annesinide köşkte yaşayan herkeside mest etmiş. Günler geçtikçe iki genç birbirlerine bağlanmışlar. Kızın anneside böylesine bir damadı olmasın dşünürken paşa bir gün eve ‘ Kızımı vezirle nişanladım ‘ diye geldiğinde iki gencin dünyası yıkılmış. Eşi ‘ paşam vezir çok yaşlıdır. Onun yerine kızımızı yaşı yaşına uygun biriyle evlendirsek ‘ demiş. Paşa bunu duyunca eşinin aklındakinin musiki hocası olduğunu anlamış. Kızın çağırtıp

 Paşa ‘ Kızım seni vezir vereceğim ne düşünürsün ? Ne istersin bir sevdiğin var mı ?’diye sormuş.

Kız babasına ‘ babacım siz nasıl istersiniz ancak vezir benim için biraz yaşlı onun yerien yaşı yaşıma biriyle evlenmek isterdim ‘ demiş. 

 Paşa ‘ Kızım gönlündekini söyleye bilirsin ‘ demiş.

 Kız ‘ Babacım ben izninizle musiki hocamın bana uygun bir eş namzeti olduğunu düşünürüm.Siz ne düşünürsünüz bilmem ‘ demiş.

 O an paşa çıldırmış. Kızını odasına kapamış. Eşinin ve kızının köşkten çıkmasını yasaklamış. Musiki hocasının köşke girmesini yasaklamış. Kız odasında ağlarken musiki hocası durumu duyup gelmiş ama kapıda dövülüp kovulmuş.

 Günler geçmiş. Düğün hazırlıkları yapılırken. Kız yataklardan çıkamazken musiki adamı gece gündüz durup dinlenmeden çalışıp duruyormuş. Hiçbir kıza , kadına yan gözle bile bakmıyormuş.

 Vezirle düğüne kısa bir zaman kala kız yataklara düşerken genç musiki adamının ünü saraya  varmış. Padişah bir gün onu bulunduğu ortama girip çalışını dinleyince çok beğenmiş. Birde namuslu ve dürüst adam oluşunu dahada çok beğenmiş. Hemen saraya musiki hocası olarak alınmasını istemiş.  Musiki hocası saray kadınlarına musiki dersi verirken  paşanın kızını hastalığı vezirin kulağına gitmiş. Vezir ‘ paşa kızın hastalıklıymış. Benim hasta kadınla ne işim olur senin derdin ne hasta kızını bana verip ne yapmak istersin ‘ demiş. Paşanın itibarı vezirin gözünden düşerken musiki hocasının içli sesi bir gün valide sultanın kulağına çalınmış. Valide sultan ses hayran kalıp huzuruna çağırtıp musiki hocasını dinlemiş. O kadar beğenmiş ki her hafta huzuruna çağırtıp dinlerken bir gün padişahta gelmiş. Bakmış musiki hocası yetenekli olduğu kadar içli çok güzel bir ses sahibi. Oda valide sultanla musiki hocasını dinlemeye başlamış.   

 Musiki hocası bir gün duymuş ki sevdiği hastalanıp yatağa düşmüş. Vezirde evlenmekten vazgeçmiş. O gün gidip paşadan onu isteme karar vermiş gidip istemiş ama ne mümkün kibirli paşa ‘ Sen kim olasın musikici parçası sana verecek kızım yok. ‘ diyip musiki hocasını kapıya atırmış. O gün kederlenen adam öyle bir beste yapmış ki duyanların gözlerinden akarmış. Bu besteyi duyan valide sultan  padişahta yanlarındayken o besteyi istemiş . Besteyi dinleyen padişah hüzünlenirken valide sultanın gözlerinden yaşlar akmış. Duyan bütün saray halkıda ağlamışlar. Valide sutlan bu bestenin bir sevgiliye yapıldığını anlamış.

 Valide sultan ‘ Evladım bu ne güzel beste. Bu ne güzel ses ne kadar içli sanki kalbini ortaya koyarsın ! Bu besteyi kim için yaptın ? Sevdiğin kimdir evladım. ‘ demiş.

 Musik hocası ‘ Efendim ben bir garip besteciyim. İçten gelen bir bestedir. Kimse için değildir ‘ demiş.

 Padişah ‘ Üstat bu beste öylesine yapılmaz. Öylesine böyle yürekten söylenmez. ‘

 Valide sultan ‘ Evladım derdini söylemeyen derman bulamaz. Bize derdini anlat ki çözelim ‘ demiş.

 Musiki hocası ‘ Valide sultanım. Bir sevda vardır ama çözümü yoktur. Üstelik beni ayıplar belkide kınarsınız . Onun için bende kalsın valide sultanım ‘ demiş.

 Bu sözlerin üzerine padişah ‘ Sana emrediyorum. Bu besteyi kim için yapığını söyleyip neler olduğunu anlatacaksın ‘ demiş.

 Musiki hocasıda bu besteyi paşa kızı için yaptığını anlatınca önce ikiside şaşırmış. Padişah musiki hocasının haklı olduğunu ayıplayacağını düşünürken.

 Valide sultan ‘ Şimdi anladım. Demek paşanın kızıda seni sever. Bu sevgiden dolayı yataklara düştü. Paşa kızını vezirle evlendirmek için sizi ayırdı. Ne kadar yanlış. Sevenlerin arasına girmiş. ‘

 Padişah ‘ Validem doğrumu söyler? Bize neler olduğunu anlat ‘ demiş.

 Musiki hocası olanları başından sonuna anlatınca padişahta valide sultanda iki genç için çok üzülmüşler. Paşanın yaptıklarınıda çok yanlış bulmuşlar. Padişah araya girip paşayı çağırtıp kızını bir adamı için istemiş. Paşa vermek istememiş ama hasta kızını kimsenin almayacağını düşünüp bir devlet adamına vermeye razı olmuş. Damadıyla düğüne kadar tanışmamış. Hasta kızı annesi zorda olsa hazırlayıp saray getirmiş. Onu valide sultan karşılayıp. Saray hekimine emanet etmiş. Düğün gününe kadar kız  iyileşmiş. Herkes o hasta kız nasıl ayağa kalktı diye düşünürken. Kızı hasta yatağı başında çaldığı o güzel şarkılarla sevdiği adam ve hekimlerin ilaçları ayaklandırmış. İkisinin nikahı padişah huzurunda kıyılmış. Nikahtan sonra paşa damadını görünce kızacakken padişah araya girip ‘ O benim saray musiki hocamdır. Validem ve benim nezlimde kıymetlidir. Damadınla iyi geçinmeye bak ‘ demiş.

 O gün kavuşan genç çift ise çok mutlu olmuşlar. Bir ömür boyu mutlu kalmışlar.

Mavi İlkay Masal.

Değerlendirme: 1 / 5.

3 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s