alıce harikalar ülkesinde 3

ALICE HARİKALAR ÜLKESİNDE
Şapkacı bu sırada temiz fincan isteyince başka sandalyeye kaydı.Herkes kayınca Tarla faresi Alice yeri eskisinden kötüleşmişti ama Alıce şapkacıyı gücendirmemek için söylemedi.Tarla Faresi bir türlü masalı bitiremiyordu uyuya kalıyordu. Şapkacıdan çimdiği yiyip tekrar anlatmaya devam ediyordu. Alice soru sormak isteyince Şapkacı Alıce ‘ Ağzını kapatmasını ‘ söyleyince Alice masadan kakıp giti masaya geri davet etmelerini bekledi ama davet eden olmadı.
Alice ormanda yürürken gözü ağaçtaki kapıya takıldı gözü ve hemen kapıdan içeri girdi. Bu kez daha büyük bir dehlizdeydi. ‘ Bu sefer akılı davranacağım ‘ dedi. Altın anahtarı aldı ve bahçeye açılan kapıyı açtı ve cebindeki mantarlardan ısırıp kapıdan bahçeye geçti. Kendini çiçek tarlalarında buldu.
Bahçenin girişinde büyük beyaz gülleri olan bir gül ağacı vardı.Fakat üç bahçıvan bu gülleri kırmızıya boyamaya çalışıyordu. Alıce bunun çok garip olduğunu düşündü üç iskambil kağıdı beyaz gülleri kırmızıya boyamaya çalışırken sürekli tartışıyordu.
Alıce utana sıkıla : ‘ Lütfen söyler misiniz! Bu gülleri neden boyuyorsunuz ‘ dedi.
Üç bahçıvanda kısık bir sesle: ‘ Aslına bakarsanız küçük hanım bu ağaç kırmızı gül ağacı olmalıydı . Biz yanlışlıkla beyaz gül ağacı dikmişiz. Eğer Kraliçe bu işi anlayacak olursa ,hepimizin kafası uçurulur biliyorsunuz. Biz acele edip o gelmeden önce.. ‘ derken etrafı gözleyen beşli haykırdı ‘ kraliçe hazretleri kraliçe ..!’ üç bahçıvan hemen yere kapandı. Bir sürü ayak sesi duyuldu.
Önde ellerinde asa olan asker geldi. Onların arkasında on saraylı geliyordu. Giysileri elmaslarla bezenmişti. Askerler ikişer üçerli yürüyorlardı. Onları kraliçe nin çocukları izledi. Birbirinden sevimli on çocuk el ele tutuşmuşlardı. İkişer ikişer güle oynaya yürüyorlardı.Onların ardından çoğunluğu kral ve kraliçelerin oluşturduğu konuklar geliyordu.Aralarında beyaz Tavşanda vardı.Telaşlı ve sinirli bir sesle yürüyordu Alıce görmedi bile. Arkadan kırmızı kadife bir yastık üzerinde Kral ın tacını taşıyan kupa oğlanı yürüyordu. Görkemli alayın sonunda Kupa Kralı ve Kupa Kraliçesi vardı.
Grup, Alice in tam önüne gelince durup ona baktı.Kraliçe sert bir sesle ‘ Bu da kim ‘ diyince Kupa oğlanı cevap vermek yerine selam verip gülümsedi. Kraliçe çok sinirlendi ve ‘ sersem ‘ diyip Alıce dönüp: ‘ Senin adın ne yavrum ‘ dedi.
Alıce: ‘ Adım Alice majesterleri ‘ dedi. İçinden ‘ Bunlar bir deste oyun kağıdı , neden korkacakmışım ki ?’ diyordu. Kraliçe Alıce yerde yatanları sorunca Alıce bilmediğini söyledi.Kraliçe kıpkırmızı kesilmiş. Alıce yiyecek gibi bakmış : ‘ Çabuk şunun kafasını uçurun ! ‘ demiş.
Kupa Kralı Kraliçenin koluna dokunup: ‘ Kusura bakma şekerim . Ne de olsa çocuk ‘ demiş.
Kraliçe öfkeyle arkasını döndü kupa oğlanına şunları çevir demiş. Oğlan ayağıyla ters çevirince Kraliçe sert bir sesle ‘ayağa kalkın ‘ diye bağırınca üç bahçıvan da herkesi selamlamaya başlamışlar. Kraliçe bu sırada gülleri incelemeye başlamış.Kraliçe sinirlenip ‘ Anladım şunların kafasını uçurun ‘ demiş. Üçüde korku içinde Alice in arkasına saklanmış. Üç asker geride kalıp bahçıvanları yakalamaya çalışırken kraliçe kriket alanına yürümeye başlamışlar. Alıce üç bahçıvanı saksıya koyunca sorun çözülmüş ve kurtulmuşlar. Kraliçe seslenmiş ‘ Kafalarını uçurdunuz mu’ demiş. Askerlerde : ‘ Buyruğunuza uyup uçurduk ‘ demişler.Kraliçe: ‘ Siz hiç kriket oynayabiliyor musunuz ‘ demiş askerler Alıce bakınca kendine söylendiğini anlayan Alıce: Evet ‘ demiş. O zaman kraliçe ‘ Yürü o zaman ‘ demiş ve onlarla beraber kriket alanına giderken Beyaz Tavşan Alıce yanına gelmiş. Alıce ona düşese nerede diye sorunca tavşan ‘şşşt ‘demiş. Alıce kulağına: ‘ İdama mahkum edildi ‘ demiş.Alıce neden diye sorunca : ‘ Kraliçeye tokat atı ‘ demiş beyaz Tavşan.
Alıce hiç bu kadar kriket alanı görmemiş. Her yer tümseklerle çukurlarla doluymuş. Kriket topları ise canlı kirpilermiş. Sopalar ise canlı filamingolarmış. Askerler iki büklüm ellerini yere dayayarak topa geçit oluyorlarmış. Alıce flamingo ile kirpiden topa vurmaya çalışınca filamingo eğilip ona bakmaya çalışıyormuş. Kirpiler ise sürüne sürüne uzaklaşıyormuş. Alıce tam her şeyi halledip topa vuracağı sırada önüne ya bir tümsek yada bir oyuk çıkıyormuş.
Oyuncular sıra mıra dinlemeden hep birden tartışıyorlarmış. Kraliçe deliye dönmüş. Hiç durmadan ‘ Uçurun şunun kafasını ‘ diyip duruyormuş.
Alıce çok sıkılsa da kraliçeye söylememiş. ‘ Ondan sonra başıma ne gelir kim bilir ‘ diye düşünmüş. Alıce nasıl kaçabilirim diye düşünürken havada bir şey belirmiş. Bir de bakmış Cheshire kedisi belirmeye başlamış bir ağacın dalında Alıce ‘ Neyse ki konuşacak biri çıktı diye sevinirken kedinin ağzıda belirginleşmiş ve ‘ İşler nasıl gidiyor ‘ demiş. Alıce: ‘ Hiç dürüst bir oyun olmuyor ‘ diye şikayet etmiş. ‘ Üstelik oyunun kurallarıda yok ‘ demiş.
Kedi: ‘ kraliçeyi nasıl buldun ‘ demiş.
Alıce : ‘ Hiç begenmedim ‘ demiş bunu derken birde bakmış Kraliçe yanlarında duruyor. Alıce : ‘ Oyunu bitirmeye değmez nede olsa kazananın beli ‘ diyince memnun olup uzaklaşmış.Bu sırada Kral gelmiş ve Alıce: ‘ Kmnle konuşuyorsun ‘ diye kediye bakmış. Alıce kediyi tanıştırmış. Kral kedinin elini öpmesini istemiş. Kedi ‘öpmesem daha iyi’ demiş.Kral kediye ızmış bağırmış çağırmış ama bir taraftanda Alıcen arkasına saklanmış. Kral kedinin kafasının uçurulmasını istemiş ve celladı çağırmaya gitmiş. Bu sırada Alıce de oyuna bakmak için uzaklaşmış. Kraliçe sıralarını kaçıran üç oyuncuyu idama mahkum etmiş. Oyun kısa sürede çorbaya dönmüş. Alice sıranın ne zaman geleceğini bilemiyormuş. Bu sırada kirpisini aramaya başlamış. Bu sırada flamingo bahçenin diğer ucuna gitmiş. Alice falamingoyu yakalayana kadar kavga bitmiş. Kirpi ise gözden kaybolmuş. Falamingosunu kaçmasın diye koltuğunun altına sıkı sıkı sıkıştırmış. Kediyle sohbet etmeye gitmiş. Birde bakmış kalabalık orda toplanmış. Kraliçe ve kral cellat bir ağızdan konuşuyormuş. Alıce görünce sorunu çözüsün diye ona sormuşlar ama alıcen olanı anlaması biraz zor olmuş. Kraliçe kedinin kafasının uçurulmasını söylüyormuş ama cellat gövdesi olmayan bir şeyin kafasını uçuramayacağını söylüyormuş. Alıce bu sorunun cevabının kedinin sahibinde olduğunu söylemiş. ‘ Kedi düşesin ona sorun ‘ demiş. Kraliçe düşesi hapishaneden getirmiş.Bu sırada kedinin kafası kaybolmaya başlamış. Kral ve cellat kediyi ararken diğerleri oyuna dönmüş.
Düşes Alıce yanaşmış ve ‘ Seni gördüğüme çok sevindim bilmezsin , sevimli eski dost’ demiş ve Alıce koluna girmiş. Düşes ve Alıce beraber yürümeye başlamışlar.Alıce yanında yürüyen düşesi unutup düşüncelere dalmışken düşes kulağına eğilip: ‘ Bir şeyler düşünüyorsun ama konuşmayı unutuyorsun. ‘ dediğinde Alıce düşesi hatırladı.Düşes: ‘ Bundan bir ders çıkartılır ama ne söyleyecektim Unutum ‘ demiş. Alıce: ‘ Her şeyden ders çıkmabilir ‘ diyince düşes daha da yaklaşarak : ‘ Her şeyden bir ders çıkarılır ‘ dedi. Konuşurken Alıce çok yaklaşmıştı Alıce ise bu yakınlıktan hiç mutlu değildi. Düşes çok iticiydi üstekli o sivri çenesi Alıce omuzuna batıyordu. Alıce : ‘ Oyun yoluna girmiş ‘ diyip konuyu değiştirdi.
Düşes: ‘ Evet bundan çıkacak ders ise dünyayı döndüren aşktır aşk ‘ dediğinde Alıce: ‘ Herkes kendi işine baksa dünya daha hızlı döner’demiş.
Bu sözleri duyan düşes sivri çenesini Alıcen omuzuna iyice batırırken ‘ ikisi de aynı kapıya çıkar .Sen duyarlı olursan, müzik de seni etkileyecektir’ dedi.
Sonra konuşma filamingolara geldi. Bu konuşma böyle sürüp giderken düşes sürekli ders verme derdindeydi.Alıce bundan çok sıkılmıştı.
Düşes Alıce gene düşüncelere dalınca düşes: ‘ gene mi düşüncelere daldın ‘ dedi.
Alıce: ‘ Düşüncelere dalmaya hakkın var her halde ‘dedi.
Düşes: ‘ Elbette ! Domuzların uçmaya ne kadar hakkı varsa , senin de düşünmeye o kadar hakkın var ‘ dedi. Tam’ ders’ diyecekti ama Alıce kolundaki eli titremeye başladı Alıce başını kaldırıp bakınca karşısında Kraliçeyi gördü.Kraliçe , kollarını kavuşturmuş, şimşek gibi bakışlarını onlara yöneltmişti.
Düşes titrek bir sesle ‘ Ne güzel bir gün majesteleri ‘ dedi.Kraliçe ayağını yere vurarak gürledi: ‘ Bak seni uyarıyorum! Ya derhal kendin defolup gidersin ya da kafan gider.Artık kararını ver , ona göre!’ Düşes bunu duyar duymaz kayboldu.
Kraliçe: ‘ Hadi biz oyunumuza devam edelim ‘ dedi. Bu sırada öteki konuklar kraliçenin yokluğundan istifade edip dinleniyorlardı. Kraliçeyi görür görmez oyuna devam ettiler. Kraliçe oyun boyunca kavga etmekten geri kalmadı.’ Şunun kafasını uçurun ‘ ‘ Bunun kafasını uçurun ‘ diyip durdu.Oyun boyunca kraliçe hariç herkes idama mahkum olmuştu.
Kraliçe oyunu soluk soluğa bırakıp Alıce : ‘ Yalancı Kaplumbağayı gördün mü ? ‘ diye sorunca Alıce görmediğini onun ne olduğunu bilmediğini söyledi.
ARKASI YARIN…