MEŞEYLE SAZ

MEŞEYLE SAZ
Bir zamanlar meşe saza la sohbet etmeye başlamış.
Meşe: ‘ Doğrusu tanrı size pek iyi davranmamış; Minnacık serçe üstünüze konsa beliniz bükülür. Seher yeli bir esince başınız eğilir. Birde benim şu dağ gibi gövdeme bir baksanıza ! Güneş bile gövdeme zor giriyor.Fırıtına dallarıma değip geçiyor.’
Meşe: ‘ Her esen rüzgar sana Bora ! Bana kasırga Meltem! Bari gelip gölgemde yaşasan !Üzerine kanat gersem . Ama sizin soy nedense sulak yere gider. Rüzgarlı yere gider. Acıyorum sizlere! Doğa size haksızlık etmiş.’ Demiş.
Saz: ‘ İyi yüreklisin Meşe ‘ demiş.
Saz: ‘ Benim için üzülmene gerek yok .Benden çok sen kork rüzgardan ! ben eğilirim . bükülürüm ama bugüne kadar dayanmışım. Sen bugüne kadar dik durmuşsun ama sertin serti var. Bir gün bakarsın senin de karşına çıkar !Derken rüzgar çıkmış. Öylesine sert esmiş ki ! Karayel öyle bir esmiş ki! O güne kadar öylesine kimse rastlamamış. Rüzgarların anası Kuzey öyle belalı en azgın oğlunu salmış dünya ya. Saz eğilmiş meşe dayanmaya çalışmış. Çalışmış ama Karayele Meşe dayanamamış. Sonunda baş eğip yıkılmış yere yerin yedi kat altındaki kökleri çıkı vermişler yüzeye .
Jean de La Fontaine.