Türk masalları: Keloğlan ın maceraları masalları

                  KELOGLAN YEMEDE

  Bir varmış bir yokmuş;

 Evvel zamanda bir kadıncağızın bir keloğlanı varmış. Keloğlan , bir gün dağa ava çıkmış ve bir ceylan vurmuş. Ceylanı omuzuna vurarak eve gelirken vezire rast gelmiş. Vezir , ceylanı görünce satılık zannederek ;

 -‘Ceylanı satıyor musun keloğlan ‘demiş.

 O da; ‘ Hayır satmıyorum. Padişaha hediye götüreceğim’ demiş.

 Vezir uzaklaştıktan sonra keloğlan doğru padişahın huzuruna çıkarak ceylanı ona hediye etmiş. Padişah bundan çok memnun olmuş ve Keloğlan’a birkaç torba altın vermiş.

 Keloğlan parayı alınca zengin olmuş, konaklar yaptırmış, atlara ,arabalar cariyeler almış. Fakat bunlara vezirin canı fena halde sıkılmış. Padişaha , ‘ Şu keloğlanı çağıralım da fildişinden bir köşk yapmasını emredelim, eğer yapmazsa ,kendisini cellatlara vereceğinizi söyleyelim ‘demiş. Padişahta ‘ Peki ‘ demiş. Hemen Keloğlanı çağırtıp fildişinden bir köşk yapmasını emretmiş.

 Keloğlan düşünmüş taşınmış padişahtan kırk gün izin isteyerek yanından ayrılmış. Keloğlan eve gelmiş Annesine olanları anlatmış ve ondan bir akıl istemiş.’ Ben bunu nasıl yaparım ‘ diye ağlamış.

 Annesi de oğluna üzülme hemen bir tabur asker ile kırk batman şarap getir bunları kırk deve ye yükle ve filan yerde fillerin dağ var oraya git demiş. Sonrada yapacaklarını anlatmış.

 Ne mi yapacakmış?

 Keloğlan padişahtan kırk deve ile kırk batman şarap birde bir tabur asker istemiş. Padişah ta vermiş.

 Keloğlan, kırk deve ye kırk batman şarabı yüklemiş yanına da  bir tabur askeri alıp fillerin dağına gitmiş. Dağda ki fillerin su içtiği havuza şarabı dökmüş filler şarabı içince sarhoş olup bütün dişlerini dökmüşler. Keloğlanda dişleri develere yüklediği gibi geri dönmüş. Hayli bir yol gelip şehre varmış. Padişahın gidip ‘ fil dişleri ile geldim köşkünüzü yapacağım ‘ demiş.

 Padişah bu işe sevinirken vezirin canı çok sıkılmış.

 Keloğlan köşkü yapıp bitirdikten sonra vezir padişaha ‘ Keloğlandan Yemen kralının kızını isteyelim . Bakalım getirebilir mi ‘ demiş.

Bu fikir padişahında hoşuna gitmiş hemen Keloğlanı çağırtıp Yemen kralının kızını getirmesini emretmiş.

 Keloğlan ne yapsın padişahtan kırk gün izin isteyip evine gitmiş annesine olanları anlatmış.

 Annesi de : ‘ Padişahtan görülmemiş elmaslarla süslü bir gemi iste içine de en güzel kızlardan tayfalar al ve Yemene git ‘demiş.

 Keloğlan annesinin söylediği gibi yapmış. Padişah daha da güzel bir gemi vermiş. Keloğlanda yola çıkmış. Denize bata çıka ilerlerken birde bakmış ki büyük balık küçük balığı yemek üzere hemen küçük balığın yardımına koşup kurtulmasına yardım etmiş.

 Küçük balık dile gelmiş: ‘ Şu iki tüyü al, sıkıldığın birbirine vur, ben sana yetişirim ‘ demiş. Tekrar denize atlayıp kaybolmuş.

 Keloğlan gide gide Yemene varmış hemen sarayın önüne vapuru demirlemiş.

 Kral dışarda gezerken bir de bakmış çok güzel bir vapur merak edip Keloğlanı çağırtmış: ‘ Sen nereden geldin? BU ne güzel gemi ‘ demiş.

 Keloğlan hiç bozmadan ‘ Ben tüccarım İstanbul dan geliyorum ‘ demiş.

 Kral kim olduğunu bilmediği bu tüccarı sarayına yemeğe davet etmiş yemekten sonrada altınlar inciler hediye etmiş.

 Keloğlan boş durur mu kralı ertesi gün gemiye davet etmiş. Bir sürü eğlence tertip etmiş. Kral gemiden çıkarken ‘ Benim bir kızım var .Gemiyi görmek istiyor. Acaba yarın gemiyi gezebilir mi ‘ demiş.

 Keloğlanda ‘ Tabii ki kralım memnuniyetle kendisini gezdiririz ‘ demiş.

 Ertesi gün kız gelmiş gemiyi gezerken aşağı katları gezmeye başladıklarında gemiye hareket emri vermiş.

 Kız akşam olduğunu anlayıp yukarıya bir bakmış ki gemi uzaklaşmakta o zaman ‘ eyvah beni kaçırıyorlar’ diye ağlamaya başlamış.

 Kral kızının kaçırıldığını anlayınca peşlerinden gemiler yollamış . Kız onları görünce parmağında ki yüzüğü denize atınca gemi olduğu yerde kala kalmış. Keloğlan ne yapsın bakmış yakalanacak . Cebindeki iki  tüyü çıkarıp birbirine vurmuş. Balık  Keloğlanın yardımına koşmuş hemen denizden yüzüğü çıkarıp keloğlana vermiş. Gemi tekrar hareket etmiş. Kralın gemileri onlara yetişememiş.

 Az gitmişler uz gitmişler sonunda İstanbul’a varmışlar.

 Hemen padişaha haber vermiş. Padişah toplar attırmış hemen yemen kralının kızını karşılamış. Kızı görür görmez aşık olup  kırk gün kırk gece süren bir düğün ile evlenmiş.

 Vezirini kovup yerine Keloğlanı kendine vezir yapıp bir çok altın verip teşekkür etmiş.

 Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.

Anonim

Değerlendirme: 1 / 5.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s