KURBAĞA İLE FARE

KURBAĞA İLE FARE
Günlerden bir gün bir fare gezintiye çıkmış. Bu fare hiç perhize girmemiş ,yağlı beşliymiş. Gezerken bir batak kıyısına gelmiş. Burada biraz dinlenip yoluna gidecekmiş ama birden bataktan bir kurbağa çıkmış. Kurbağa birde bakmış yağlı besili bir fare hemen söze başlamış;
Kurbağa : ‘ Bize buyurmaz mısınız? Güzel bir yemek yiyielim birlikte ‘ demiş.
Farenin canına minnet ama adettendir biraz nazlanmış. Kurbağa vazgeçmemiş başlamış dil dökmeye;
Kurbağa: ‘ Buraların çamur banyosuna doyum olmaz. Öyle güzel yerlerimiz vardır ki şimdiye kadar hiçbir yerde görmemişsinizdir. Buraları gezersiniz ilerde torunlarınıza masal gibi bir memleket gezdim diye anlatırsınız ‘ demiş.
Kurbağa: ‘ Yalnız batak kanunu varmış. Bu şişko haliyle kendi başına gidemezsiniz. O kadar iyi yüzmesiniz. Benimle beraber yüzmelisiniz ‘diyip fareyi ayağından kendi ayağına bağlamış.
Fareyle kurbağa girmişler batağa yolda her şey değişmiş. Kurbağa fareyi batağın derinine çekmeye başlamış. Ne hak kalmış ne hukuk . Kurbağa düşmüş boğazının derdine ‘ Yakaladım yağlı kuyruğu sıra geldi ziyafete ‘ demiş içinden.
Fare ise düşmüş can derdine : ‘ Allah tan kork hani kanun vardı hukuk vardı. Bırak beni. ‘ demiş.
Kurbağa: ‘ Allah kim oluyor ‘ demiş.
Bu sırada bir Atmaca karnını doyurma derdindeymiş. Birde bakmış tombul bir fare batakta debeleniyor hemen inmiş yanına yakaladığı gibi çıkarmış bataktan. Birde ne görsün yanında cabası da kurbağa içinden ‘ oh bu günün şansı hem et hem balığa doyacağız’ .
Bir taşla iki kuş vurmuş. Kral sofrasını kurmuş. Ava giden avlanır.
J. de la Fontaine.