TİLKİYLE TEKE

TİLKİYLE TEKE
Bir zamanlar tilkiyle teke yol arkadaşı olmuşlar. Tilki Arkadaşı uzun boylu tekeyle çıkmış yolculuğa; Teke alık mı alık ama bizim Tilki malın gözü mü gözü.
Yürümüşler yürümüşler sonunda iki ahbap öyle susamışlar ki yolda; inmek zorunda kalmışlar bir kuyuya .Suyu kana kana içmişler. Sonunda kuyunun sonu nu görüp bir güzel kuyuya serilip dinlenmişler.
Bir süre sonra kuyudan çıkma zamanı gelmiş ama Tilki kısa Teke uzun ama boyu tek başına kuyudan çıkacak kadar uzun değil. O zaman bizim uyanık Tilkinin aklına bir şey gelmiş.
Tilki: ‘ Teke arkadaş bu kuyudan çıkmak lazım gel Teke arkadaş sen ayaklarını kuyunun duvarına dayarsan bende sırtına çıkıp yukarı çıkarım sonrada seni çekerim ‘ demiş.
Teke: ‘ Tilki arkadaşım sen çok akılısın nasıl olduda benim aklıma gelmedi ‘ demiş.
Tilki çıkmış yukarı sonrada ne tekeyi çekmiş nede yardım etmiş birde üstüne Tekeye nutuk çekmiş;
Tilki: ‘ Sakalın var ama sakalın kadar aklın yok . Eger aklın olsaydı iner miydin kuyuya . Ben çıkmasını bildim. Sen de kullan aklını , sana yardım etmek isterim ama , acele işlerim var‘ demiş ve gitmiş.
Jean de La Fontaine.