bayram Çocuğu

Bayram Çocuğu

                                         BAYRAM ÇOCUĞU

  Bayrama birkaç gün vardı. Küçük kız arkadaşlarının bayramlıklarını anlatmalarını dinliyordu. Biri peri kızı gibi olacağını söylüyordu. Diğeri kırmızı çok güzel bir elbise giyeceğinden söz ediyordu. Diğeri ise pembe bir elbise giyeceğinden söz ediyordu. Öyle ki pembe bir taç da takacaktı. Bir diğeri annesinin ona kırmızı elbise ile giymesi için  kırmızı çok güzel bir ayakkabıda almıştı. İstediği kırmızı ayakkabıyı bulmak için annesiyle günlerce ayakkabıcıları gezmişlerdi. Bir diğeri peri kızı elbisesini babasının diktirdiğinden bahsediyordu.

 Sonunda sıra küçük kıza geldi hepsi birden ona dik dik bakarak ‘ Sen bayramda nasıl bir elbise giyeceksin ‘ diye sorduklarında bir süre ‘ Benim bayramlığım yok ‘ demeyi düşündü ama yapamazdı . Onunla alay ederler bir daha da arkadaşlık etmezlerdi. Gerçi şimdide pek arkadaşları gibi değildiler. Canları isteyince yanlarına çağırıyorlar. Sonrada yanlarından kovuyorlardı. Okuldaki tek arkadaşı mahalleden de arkadaşı olan ve yan sınıfta okuyan Melikeydi. Oda bu gün okula gelmemişti.

 Küçük kız sıkıştırıldığı duvar kenarında çaresizce bir hikaye uydurdu: ’Benim bayramlığım mavi olacak henüz bulamadık annemle bakıyoruz. Çok güzel bir mavi olmasını istiyorum. ‘ dediğinde kızlar ona gülüp ‘ Hadi canım sende . Mavi elbise ! Hem de sen ! ‘ ‘ Biliyoruz siz fakirmişsiniz . Siz öyle fakirmişsiniz ki her gün aynı elbiseyi giyiyor hatta aynı yemeği yiyormuşsunuz.’ Diyip kıza gülerek yürüdüler küçük kızda ağlarken ‘ Hani arkadaşımdınız! Bana öyle söylemiştiniz? ‘ dediğinde aralarından biri döndü ve küçük kızı itti kız yere düştü üstü başı toz içinde kalmıştı . Bunu gören Melikenin abisi koşup geldi ve kızı yerden kaldırdı. Kızı a neler olduğunu sordu ama küçük kız cevap vermedi. O gün okul çıkışında küçük kız eve tek başına döndü. Aslında kendisi öyle sandı. Melikenin abisi onu geriden izledi. Küçük kızın neye üzüldüğünü çok merak ediyordu.

 Küçük kız eve başı önünde çok yorgun ve üzgün döndü. Melikenin abisi eve gidince hasta olan Melikeyi ziyaret edip odasına geçti. Küçük kız ise annesi ve babasına olanlardan bahsetmedi. Ailesi de kızlarının bu durgun ve üzgün halini bayrama bağlıyorlardı. Tam iki yıldır babasının iş bulmakta çektiği zorluk yüzünden sürekli maddi zorluk çekiyorlardı. Bunun içinde bayramlığı geçtim yeni elbise alacak paraları yoktu. Kızların onunla alay etmesine dayanamayan küçücük kalbi kırılmıştı. O gün istediği mavi elbiseyi çizdi ve yastığının altına saklayıp yatığında ağlayarak uyuyabildi.

 İki gün boyunca okulda kimseyle konuşmadı. Derslerle de ilgisi yoktu. Öğretmeni de bunu fark etmişti ama küçük kızın üstüne gitmiyordu. Çünkü iki gün önce yaşananları o gün nöbetçi olan Melikenin öğretmeni anlatmıştı. Küçük kız üçüncü gün okula gene bu halde gelecek olursa ailesiyle konuşmaya karar veren öğretmeni endişe içinde öğrencisinin gelmesini bekliyordu.

 Küçük kız sabah okula gitmek için evden çıktığında karşısında Melikeyi gördü. Onu görürü görmez gülmeyen yüzü güldü arkadaşına sım sıkı sarıldı. Annesi kızının arkadaşının yokluğundan hüzünlendiğini düşünüyordu. Onların bu haline çok sevindi.

 İki arkadaş kol kola hoplaya zıplaya okula geldiler . Okul kapısından girene kadar mutlu olan kızın yüzü asıldı. Bahçeyi Melikenin kolundan çekerek geçtiler sonra sınıfa girmek çeza gibiydi. O kızlar ona bakıp bakıp gülüyorlardı. Ders boyunca yüzü gülmese de en azından derse katılan kızın normale dönmeye başladığını düşünene öğretmeni biraz olsun rahatladı. Kız derslerin biti okuldan çıkmayı iple çekiyordu. Teneffüsse çıkmayıp sınıfta oturacaktı ama Melike yanına geldi . Arkadaşını sınıftan çıkaramadı aslında her teneffüste arkadaşıyla okulun bahçesinde gezmeye alışıktı ama onun ısrarını kıramayıp onun sınıfında oturdular ta ki son teneffüse kadar son teneffüs kızlar onu orda da buldular ve alay etmekten geri durmadılar.

 ‘ Buraya mı saklandın! ‘

 ‘ Bizden kaçabileceğini mi sandın Külkedisi! ‘

 ‘ Ne Külkedisi ondan prenses olmaz. Olsa olsa hizmetçi olur. ‘

 ‘ Bizim hizmetçinin de onun gibi kızı var. Annem oda annesi gibi hizmetçi olacak ‘ diyor.

 ‘ Ya benim annemde onların okuma yazma bile öğrenmesine gerek yok . Bu yaştan temizlik yapmayı öğrenmeliler ‘ diyor.

 ‘ Annen doğru söylemiş. Hadi şu önlüğünü çıkarda sınıfları temizlemek le başla . Önce yerleri sileceksin’ diyip kızın saçından çekip yere sürükleyecekken Melike ve sınıf arkadaşları araya girdiler ve kızları sınıftan çıkardılar. İki öğretmen sınıflarına gelirken olanları görüp hatta kulak misafiri olmuşlardı. Üç kız sınıfa keyifle girerken küçük kız öğretmeniyle ağlamaklı girdi. Öğretmeni onu kendi masasına oturtu ve orda dersi dinlemesini söyledi üç kızı da tahta ya çağırdı.

 Öğretmen: ‘ Sizler tahtaya !’ .

 Öğretmenlerinin tepkisinin nedenini anlamayan üç kız tahtaya çıktıklarında öğretmen ;

 Öğretmen: ‘ Az önce yaptıklarınızın farkında mısınız? ‘

 Üçü birden: ‘ Biz ne yaptık ki?’ demişler.

 Öğretmende : ‘ Peki öyleyse ne yaptığınızı düşünmeniz için şimdi ders bitene kadar tahtanın yanında tek ayak üstünde durup düşüneceksiniz. ‘ dedi.

 Üç kız kızarıp bozararak ders boyunca orada dikildikleri sürecek küçük kız garip bir şekilde rahatladı. Ders bitiminde üç kız beraber : ‘ Öğretmenim ayaklarımızı indire bilir miyiz? ‘ dediklerinde öğretmenleri yüzlerine bile bakmadı;

 Öğretmen: ‘ Peki şimdi gidebilirsiniz. Hatanızı anlamamışsınız. Yarın ailelerinizle beraber okula gelin ‘ dediğinde başlarına ciddi bir şeyler geleceğini anlamışlardı. Düşünceli düşünceli okuldan çıkarken Melikede küçük kızla ev yolundaydı. Melike olanları yolda arkadaşından öğrenince çok üzüldü. Eve gittiğinde annesine sarılıp ağladı okulda olanları ve önceden olanları göz yaşları ve hıçkırıklar içinde anlatınca annesi çok üzüldü. O gün akşama kadar düşündü ve akşam düşüncesini kocasına açınca oda çok sevindi ve kabul etti . Sabah kızlar okula gidince ikisi beraber çarşıya gittiler.

 Okul gene zor geçecek mi diye korkuyla gelen kızların korkuları boşa çıktı . Kızlar okula gelmemişlerdi. O gün çok güzel geçti. Okul çıkışında kızlar ve ailelerini gördüler.

 Onlar evlerine neşe içinde giderken üç kızın öğretmenleriyle konuşması zor geçiyordu;

 Öğretmen: ‘ Hoş geldiniz. Kızlarınız dün olanların ne kadarını anlatı bilmiyorum ama önce sizleri kızlarınızın sırasına alacağım. ‘ dedi ve birkaç gündür olanları anlattığın da babalar çok kızgındılar duyduklarına inanamıyorlardı. Anneleri ise yüzleri kızarıp bozarık gözleri yerde olanları dinlediler. Kızlar ın aldıkları ceza için kızgın gelen aileler utanç içinde evlerine gittiler.

 Kızların sevinç evlerine giderler . Melike ve  Meleği  anneleri karşıladı ve sevinçlerine sevinç eklendi.

 Meleğin annesi Melikenin annesinden okulda olanları öğrendiğinde çok üzüldü. Melikenin annesi iki farklı kumaş çıkardı ve ;

 Melikenin annesi: ‘ Biliyorum senin dikişin çok iyi biz Melikeye istediğimiz gibi bir elbise bulamadık . Bu turuncu kumaştan Melikeye bu  mavi kumaştan da meleğe birer elbise diker misin? ‘ dedi.

 Meleğin annesi kabul etmedi. : ‘ Melike nin elbisesini dikerim ama diğerini kabul edemem ve Melikenin elbisesi için para kabul edemem ‘ dediğinde melikenin annesi de : ‘olmaz. O zaman Meleğe bu kumaştan elbise dikeceksin ödeşmiş olacağız ‘ dedi.

 İşte bunu ardından kızları kapıda karşıladılar ve kızlara onlara istedikleri elbiseyi sordular. Meleğe nasıl bir elbise istediğini sorduğunda melek yastığının altından istediği elbisenin yaptığı resmini getirdi. Melikede meleğin çizdiği elbiseyi beğendi. Anneleri beraber kızlarına elbise dikmeye karar verdiler. O gün sevinçlerine diyecek yoktu onlar elbiseleri dikerken onlarda beraber ders çalıştı oyun oynadı beraber yemek yediler her fırsatta da elbiselerini görmek istediler anneleri de ‘ Elbiselerinizi bitmeden görmeyeceksiniz ‘ diyince ikisi de çok üzüldüler ama içleri içlerine sığamadı neşeleri dışarı taştı.

İki anne elbirliği ile gece geç saatte kızlarının elbisesini bitirirken iki kız aynı yatakta mutluluk içinde uyuyorlardı. Sabah ilk gördükleri şey bayramlıkları oldu. İki kız da elbiselerin e sevinçle sarıldılar . Çok mutluydular . Annelerine kucak dolusu sarılarak teşekkür etiler. Okula neşe ve keyifle geldiler. Artık o kızların söylediklerinin bir önemi yoktu. Onlara verecek bir cevapları vardı. Melike ve Melek sınıflarına giderken onları öğretmenleri ve üç kız karşıladı . Kızlar öğretmenlerini onlara kızacağını düşünürken üç kız;

 Üç kız: ‘ Biz biz Melek senden özür dileriz. Biz sana öyle söylemek istemedik ‘ dediler ve hemen kaçıp sınıflarına gittiler .

 İki kız şaşkınlıkla sınıflarına gittiler. Üç kız bütün derslerde meleğe düşmanca baktılar teneffüste de melekten kaçtılar. Oysa Melek ve Melike çok mutluydular eve gitmek için can atıyorlardı.

….

 Bayram Sabahı

 İki kız bayramı iple çekmişti ve baş uçlarına astıkları elbiselerini sabah erkenden kalkıp giydiler. Mutluluklarına diyecek yoktu. Kendilerini peri kızı gibi hissediyorlardı. Artık bayram çocuğu olmuşlardı.Bütün gün yemek yemediler şekerleri önemsemediler. Elbiselerine bakıp annelerine sarıldılar ve ayna karşısında elbiselerini izlediler.

 Bayram dönüşü Meleği ailesi Melikenin sınıfına aldılar. Melikenin abisi o günden sonra iki kızı da herkese karşı korudu. İki kız çocuğu bayramlıklarını annelerinin sandığına kaldırıp sakladılar. Bir gün kendi kızları giysin istiyorlardı.

Onlarda Bayram Çocuğu olmalıydılar….

Mavi İlkay Masal.

Değerlendirme: 1 / 5.

7 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s