TARHANA ÇORBASI

TARHANA ÇORBASI HİKAYESİ
Kahvaltı sofrası !
Her hafta sonu kahvaltı sofralarımız güzel ve renkli olur. Babam bizi erkenden kaldırıp dedemlere götürür. Babaannemde öyle bir sofra kurar ki bakarken doyarım. Eh nede olsa her sabah kahvaltısını mısır gevreği ile geçen bir genç olarak kahvaltı sofrası bana çok garip gelir….Hep mısır gevreğimi isterdim o güne kadar…
O cumartesi sabahı daha gözümü açmayı beceremeden
Babam:’ Hadi kalkın dedeniz bizi kapıda beklemeye başlamıştır. Kızlar hadi. ‘demeye başlamıştı. İşte bu sözlerden sonra annem ve ben zorda olsa yataktan kalkıp arabaya bindik. Her zaman dedemlere gelene kadarda uyuruz. O sabahta öyle oldu.
Arabanın durmasıyla geldiğimizi anlasam da babam sesini duyana kadar gözümü açmama ve
Baba: ‘ Benim Tatlılarım kahvaltı zamanı. Dede..’
Babamın cümlesini tamamlamadan annem arabadan inerken başımı dayadığım kapıdan uzaklaşır gözlerimi ovuşturarak açarım, sonra benim uzun boylu her zaman yakışıklı ve bakımlı dedem ile göz göze gelirim.
Dedem her zaman beyaz gömlek ve gri süveter giyer. Her hafta sonu bizi evlerinin bahçesinde bekler . Dedemle göz göze gelir gelmez kendimi dışarı atarım ama önce kıyafetime çeki düzen veriri sonra saçlarımı ellerimle tararım. Dedem benim bu halime gülümseyerek karşılık verir . Hemen koşar ona sarılırım dedemde kucağını açarak beni bekler. Sıkı sıkı birbirimize sarılırız. Yeni tıraş olmuş dedemin o kolonya kokusu çok güzeldir. Hemen yanaklarından öperim sonra el ele içeri geçeriz. Dedem annem ve babam bakmaz bile. Onlarda peşimizden gelirler.
Ben babaannemin yanına koşar ona da kucak dolusu sarılırken babam ve annem dedeme sarılırlar. Babaannem beni hep saçlarımdan öper. Bende onu o kırmızı yanaklarından öperim. Ben tekrara dedemin yanına giderken annem ve babamla sarılan babaannem hemen çayı getirmeye gider.
İşte küçücük bahçede kocaman bir masa ve onlarca tabak. Salatalıklar, domatesler, omletler ; gül, vişne , karadut reçeli; tereyağı, bal, kayısı marmelattı, şeftali marmelattı. Dut pekmezi, gözlemeler , zeytinler yeşilli, siyahı ve bitmeyen çeşitler işte . İşte bizim kahvaltı soframız.
O sofraya oturduğum anda babaannem ve dedemin ağzıma zorla verdiği lokmalar. Unutulmaz olur. Dedem beni yanı başına oturtur yanımıza babaannem gelir ve kahvaltı çay servisi ile başlar. İşte bitmek bilmeyen şenlik başlamıştır. Tadım şenliği Dedem tabağıma bütün zeytinlerden koyarken Babaannem her çeşit reçelden ekmek dilimleri hazırlamaktadır. Bizde hafta sonları kahvaltı bitmek bilmez .O kadar çok yerim ki o gün akşama kadar hiçbir şey yiyemem.
O gün sonbaharın sıcak günlerindendi. Babaannem her zamanki kahvaltı sofrasına farklı farklı soslar ve ekmekler eklemişti ve yılın en lezzetli sofrasını hazırlamıştı…Benim ise hepsinin yiyecek halim yoktu.
İşte O gün’ Ben bunu bir daha yapmayacağım çok yedim . Ben gevrek yemek istiyorum’ diye ısrara edince. Dedem o gün o kahvaltıyı yapmama izin vermedi. Babaannem sofraya sadece birer kase çorba ve kurumuş ekmek getirdi. Ben bunu nasıl yiyeceğim diyince;
Babam: ‘ Bu çorbayı haftaya kadar her gün içeceksin. Senin kahvaltın bu’ dediğinde’ Ben ‘olmaz yemem’ diyemedim. Dedem ve babam bana öyle baktı ki hayır diyemezdim.
Bir hafta boyunca o çorbayı içip okula gittim ve hiç olmadığı kadar iyiydim. Dersler süper geçiyordu. Üstelik çorbanın tadı çok ama çok güzeldi. O hafta boyunca çorba içmek ilk zamanlarda zordu ama hafta sonu çorbasız yapamaz olmuştum . Sadece çorbanın yanında kuru ekmek yemek gerçekten zordu.
Bir hafta sonraydı gene o güzel ve renkli kahvaltı sofrasındaydık . Ben ise her birinin tadına bakmak için can atıyordum. Dersimi almış sürekli aynı şeyleri yemenin ne kadar zor ve yanlış olduğunu anlamıştım. Derken sofraya çorba geldi. ‘ilk önce üzüldüm kahvaltıda gene çorba vardı’.
Dedem:’ Benim miniğim biliyor musun ? Ben liseye gidene kadar her sabah sadece bir kase tarhana çorbası ve bir parça ekmekle kahvaltı yaptım. Bizim atalarımız hep kahvaltıda çorba ve kuru ekmekler yerlermiş. Bizler çok fakirdik. O zamanlar her şey de bulunmazdı. Yani böyle reçelleri yapmak için çeşit çeşit meyvelerimiz olmazdı nede onları tatlandırmak için şekerimiz. Soframızda zeytin bile olmazdı. Eskiden köylerde her şey bulunmazdı. Fakir olduğumuz içinde her şeyi alamazdık ama ben tarhana çorbası içmekten çok mutluydum. Sen Tarhana çorbasını begendin mi? Benim miniğim yoksa … ? ‘ diye soran dedeme cevaben hemen çorbamı bitirdim.
Bir haftadır içtiğim o lezzetli çorbanın adının Tarhana çorbası olduğunu öğrenince dedemin bana anlattığı çocukluk anılarında hep Tarhana çorbasından bahsettiğini hatırlayınca çok sevindim. Dedemin çocukluğunun onunla paylaşıyordum. Sonra kahvaltı sofrasındaki her şeyin tadına baktım.
Dedem o zaman gülümsedi ;
‘ Dedecim ben seninle çocukluğunu mu paylaşmış oldum ‘ dediğimde herkes bana çok güldü ben neden güldüklerini anlayamadım ama dedem ve babaannem bana sıkı sıkı sarılıp defalarca öptüler.
Kahvaltıdan sonra …
Babaannem ‘ benim kızım tarhana çorbasını bu kadar sevdiyse onunla tarhana hazırlayalım ‘ dediğinde ne kadar zor olduğunu bilmiyordum. O gün gün boyu babaannemle tarhana çorbası hazırladık.
Mavi İlkay Masal.