HAYAT ENGEL TANIMAZ – HANSEL VE GRETEL

HANSEL VE GRETEL
Bir zamanlar uzak bir ülkede Hansel ve Gretel adında iki kardeş yaşarmış. Hansel ve Gretel in annesi hastalanıp ölünce ormanda yaşayıp odunculuk yapan babaları onlara bakmaya başlamış ama hem ormanda odun kırıp satıyor hem de çocuklarına bakıyormuş bir süre sonra artık çocuklarına ve işine yetişemez hale gelince evlenmeye karar vermiş. Ama evlendiği kadın hem çok kötü kalpli hem de zengin bir ailenin kızı olduğu için rahatına çok düşkünmüş. Yoksul oduncu onun isteklerine yetişemiyormuş.
Oduncu ve ailesi ormanda yıkık dökük bir kulübede yaşıyor zar zor karınlarını doyuruyorlarmış. Üvey anneleri Hanseli de Greteli de hiç sevmiyormuş. Aradan zaman geçmiş kış gelmiş . Oduncu evine ekmek getirmekte zorlanıyormuş. Üvey annelerine çocuklardan kurtulmak için fırsat çıkmış . Bir gece çocuklar yatınca Üvey anne bu yoksulluğa daha fazla dayanamayacağını Çocukları evden gönderirlerse daha rahat yaşayacaklarını söylemiş. Oduncu ise çocukları bırakmayacağını söylemiş. Bağırmış çağırmış Üvey anneleri: ‘ Ben kararımı verdim. Yarın çocukları ormana bırakacağız yoksa açlıktan öleceğiz. ‘ demiş.
Gretel ve Hansel bu konuşmayı duymuşlar. Gretel ağlamaya başlamış . Hansel küçük kardeşini teselli edip ‘ Sen endişelenme kardeşim ben bir çare bulacağım’ demiş. Hansel akılı bır çocukmuş. Gece herkes yatınca dışarı çıkıp çakıl toplamış ve çakıları ceplerine doldurmuş.
Ertesi gün oduncu istemeye istemeye çocuklarını da karısına da alıp ormanda gezmeye çıkmış. Ormanın çok çok uzaklarına gelince çocuklara ısınsınlar diye bir ateş yakmışlar ‘ Siz burada oturup bizi bekleyin biz geleceğiz diyip ‘ gitmişler bir daha da dönmemişler. İki kardeş ateşin başında öylece kala kalmış. Akşam olmuş gelen olmamış gece olup yıldızlar her yeri aydınlatınca kurtlar ulumaya başlayınca iki kardeş çok korkmuşlar. Tir tir titriyorlarmış. Hansel ve Gretel ay çıkınca parlayan çakıl taşlarını görmeye başlamışlar koşarak evlerini yolunu bulmuşlar . Evlerine dönmelerine oduncu çok sevinmiş ama Üvey anneleri çok kızmış.
Ertesi sabah tekrar ormanın bir yerine götürüp bırakmışlar Hansel ve Gretel geri dönmüşler . Bu böyle defalarca olmuş. Sonunda üvey anneleri gece onları odalarına kilitlemiş. Gretel yollarını bulacakları bir şey bulamadıkları için başlarına bir iş geleceğinde korkup ağlamış Hansel kardeşine ‘ Üzülme kardeşim ben bir yolunu bulacağım evimize geri geleceğiz ‘ demiş. Çözüm yolunu bulmuşta .
Sabah olup babası onları ormana götürünce Hansel cebine sakladığı ekmeğini bölüp bölüp kimseye göstermeden ekmek kırıntılarını serpmiş. Üvey anneleri ve babaları onlara yemek getireceklerini söyleyip ormanın ortasında bırakıp gidince iki kardeş çaresiz Babalarını beklemeye başlarlar. Zaman geçerken ateşleri söner , karanlık çöker iki kardeş öyle korkar öyle üşürler ki bir birlerine sarılırlar sonunda dayanamaz yola koyulular . Ama birde bakarlar ekmek kırıntıları yok. Aç olan kuşlar bütün ekmek kırıntıları yediği için evlerinin yolunu bulmayan iki kardeş ne yapacaklarını nereye gideceklerini bilememişler. Günlerce koca ormanda dolaşıp durmuşlar. Çaresiz iki küçük çocuk çok korkmuşlar. Aç susuz ve çaresiz kalmışlar.
Aç susuz dolaşıp dururken günün birinde küçük ama çok güzel beyaz bir kuş görmüşler. O güzel kuştan öyle etkilenmişler ki dayanamayıp peşine düşmüşler . Ne açlıkları ne susuzlukları akılarına gelmiş. Birde bakmışlar garip bir ev hemen oraya gitmişler. Eve yaklaşmışlar yaklaşmışlar birde bakmışlar ki bu evin duvarları ekmekten çatısı pastadan , pencereleri kapıları şekerden. Çok aç olan ki kardeş hemen evin pencerelerinden yemeye başlamışlar ama birden içerden korkunç bir ses gelmiş. Korkup kaçmak istemişler ama birde bakmışlar. Tatlı mı tatlı bir yaşlı kadın . Onu görünce çok sevinmişler oda onları görünce çok sevinmiş. ‘ Siz nerden gelirsiniz. Bu ormanda ne arıyorsunuz. Sizin gibi küçük çocuklar burada ne arar. Kayboldunuz galiba aileniz nerede ‘ demiş. Ama öyle tatlı ve sevimli bir kadınmış ki iki kardeş başlarından geçenleri hemen anlatı vermişler. Yaşlı kadın bunları duyunca üzülmüş hemen onları içeri davet etmiş. ‘ gelin bakalım . Siz çok aç olmalısınız . Karnınızı doyurur sonrada ailenizi buluruz ‘ demiş. İki kardeş buna çok sevinmişler ve yaşlı kadınla birlikte eve girmişler.
Dışı şekerden olan bu ev içerden çok korkunç, karanlık ve kasvetliymiş. Ama çok aç ve yorgun olan çocuklar bunu hiç fark etmemişler. Yaşlı kadının getirdiği çeşit çeşit yemekleri ,şekerleri yiyip gösterdiği yataklarda yatıp bir güzel dinlenmişler. İkisi de çok yorgunmuşlar. Sabaha olunca bakmışlar yaşlı kadın ortada yokmuş.
Onu ararken bir oda bulmuşlar içinde kocaman bir kafesin kocaman bir fırının ve ocağın olduğu bu odayı görünce çok korkmuşlar. Oradan çıkmak isterken birde bakmışlar başka bir oda bu odada altınlar hazineler varmış. Oradan da çıkmak isterken birde bakmışlar korkunç görünene bir cadı çıkıvermiş karşılarına o zaman cadının tuzağına düştüklerini anlayıp kaçmak istemişler. Kapıya koşmamışlar açamamışlarda. O zaman cadı Hanseli saçlarından yakalayıp kafese atmış kapısını kilitleyip Abisini kurtarmaya çalışan Greteli yakalayıp dövmüş. ‘ Şimdi sen bana ve abine yemek yapacaksın. Abine sürekli yemek yiyecek şişmanlayacak yürüyemeyecek hale gelince bende onu yiyip karnımı doyuracağım. Sen yemek yemeyeceksin. Yersen senide yerim abinden önce yerim ‘ demiş. Geretel çok korksa da abisini kurtarmak istiyormuş. Gece gündüz yemek yapıp abisine verirken abisi de cadının söylediklerini duyduğu için kardeşinin getirdiği yemekleri gizlice kazdığı kuyuya gömüyormuş.
Günler günler geçmiş. Gretel yorgunluktan perişan olmuş ama abisi hiç kilo almıyormuş. Oda bu hale çok sevinirken cadı daha fazla beklememiş. ‘ Seni fırında börek yapıp yiyeceğim ‘ demiş. Geretel ona engel olur diye de gir fırına yak demiş. Sonrada ‘ Fırına bak bakalım içinde bir şey var mı ‘ demiş. Gretel cadının onu fırına atmak istediğini anlayıp ‘ Ya ben bakamıyorum şurada bir şey var ‘ demiş. Cadıda hemen bakmak için eğilince Gretel cadıyı bütün gücüyle itip cadıyı fırına kapatmış cadının anahtarı sakladığı yerden anahtarı alıp abisini kurtarmış. Cadı kazandan çıkmaya çalışınca kazan patlamış ev yanıp yok olurken iki kardeş kaçmışlar.
Sonra kaça kaça bir dere kenarına gelmişler. Büyük bir ördek onları karşı kıyıya taşımış. İki kardeş birde bakmışlar evlerine yakınlar . Koşa koşa evlerine gitmişler. Eve gittiklerinde babaları yaşlı gözlerle evde oturmaktaymış. Çocuklarını görünce çok sevinmiş. Sarılmışlar babaları onlardan özür dilemiş. Onlarda babalarını afetmiş. Üvey anneleri yoksulluğa dayanamayıp evi terk etiği için üçü çok mutlu yaşamışlar. İki çocuk babalarına cadının evinden verdikleri altını verince bir daha yoksulluk yüzü görmeden çok mutlu yaşamışlar.
hayatın engel tanımadığına şahit olanlardan biriside benim gerçekten insan istedikten sonra önüne hangi engel çıkarsa çıksın onunla savaşarak önünden kaldırmanın çabasına girip yoluna hendek olan engelle olan savaşını kazanır ve galibiyet elde eder.
ben şahsen kendimden örnek vereyim görmüyorum diye bir köşeye oturup kabuğuma çekilmedim önüme hangi engel çıkarsa çıksın onu bir basamak olarak gördüm ve şimdi bulunduğum yere geldim.
öğrencileriminde önlerine çıkan ilk engele takılarak pes etmemeleri gerektiğini anlatıyorum her sohbetimde.
ben bedenen körüm kalp körü değilim kalp gözü kapalı olan şahıslarında gönül gözlerini bir an evvel açmaları gerektiğini anlatmaktan geri durmuyorum.
BeğenLiked by 1 kişi
Çocukluğumun hikayesi. 💞
BeğenLiked by 1 kişi
Bende çok severim. Mesajları çok güzel. Çocukların ve büyüklerin sık sık okuması gereken bir masal. 🙂
BeğenLiked by 1 kişi