DİLENCİ

Dilenci

DİLENCİ

Akşam saatleri.

Herkes evine gitme telaşındayken kadın şehrin işlek yolarından birinde yere oturmuş kucağına aldığı üç yaşında var yok üstünde yırtık pırtık kir içinde kıyafetleri gibi kir içindeki ellerini kirden görünmeyen yüzünde birer inci gibi parlayan gözlerini ovalayan çocukla el açmış bekliyordu.

 İşten çıkmış evine gidip akşam yemeğini hazırlama derdinde olan kadın hızlı adımlarla markete gitmeye çalışıyordu. Aklında ay başını nasıl getirecekleri düşünceleri gözünün önünü görmeden dilenci kadını geçip biraz uzaktaki markete geldiğinde market kapısının yanına oturmuş saçları bembeyaz üstü başı düzgün temiz ama eski bir adam yanı başında iki ekmek gelip geçenlerden bir şeyler istiyordu. Kadın çalan telefonun çantasında arayarak geçerken adamı fark etsede önemsemeden markete girdi. Arayan oğluydu.

 Çocuk  ‘ Anne şey bu akşam yemekte ne var ?’.

 Anne ‘ Oğlum henüz yemeği yapmadım. Alabilirsen bir sebze alıp yapacağım. ‘

 Çocuk ‘ Ann o zaman fasulye alır mısın yanına da pilav yaparsın. Çok güzel olur. ‘

 Kadın bir an duraklasa da ‘ Peki oğlum yaparım . ‘

 Kadın market rafları arasında biraz dolaşıp aradığı şeylerin en ucuzlarını sepetine koyduktan sonra fasulyenin başına gittiğinde fiyatı görünce çaresizce bakıp. Bir yemek yapabileceği kadar fasulyeyi alıp Kasaya geldi. Kasiyer parayı söylediğinde cüzdanındaki bütün parayı vermek zorunda kaldı sadece bozuk paraları kalmıştı. Bir poşet elinde marketten çıkarken adam gene iç burkan bir sesle ‘ Bir sıvı yağ istiyorum. Yağ alacak param yok. Yok mu bana yardım edecek insan evladı. Çaresizim param çıkışmıyor. ‘ Kadın duymamazlıktan gelip birkaç adım gittikten sonra vicdanı el vermediği için markete geri dönüp kartla en ucuz ve en küçük sıvı yağı alıp adama verirken adamın yüzü gülüyordu. ‘ Allah razı olsun. Hakkını helal et. ‘ Kadın yaptığından yarı pişman. ‘ Allah razı olsun yeter amca. Helal olsun. ‘ diyip yürüyüp evine koşarak giderken ‘ Allah rızası için yaparım gelecek ay öderim. Dilenci değildi . İhtiyacı olan biriydi. Dilenciler bizden bile zenginlermiş. Yok yok dilenci değildi ! ‘ diye düşünüyordu. Adam ise gelenden geçenden bir şeyler istemeye devam eti. Kadın telaşla mutfağa girdi. Yemeği hazırladı. Ailesini bir masa etrafında topladı.

Yaşlı dilenci market kapanınca yerden kalktı. Gidip dilenci kadını yanına aldı ve bir yere gizledikleri topladıkları yiyecekleri arka sokakta park etikleri arabalarının bagajına koyup arabaya binip evlerine gittiler. İki katlı eski harabe eve gelen adam ve karısı topladıklarını bir odaya koydular Oda tavana kadar yiyecek doluydu. Kadın ve adam  ceplerinden çıkan paraları masaya  koydular. Harabe evin ikinci katına çıkınca dünyaları değişti. Lüks evlerine girip en güzel ipekli elbiselerini giyindiler. Hemen etlerini pişirip kendilerine mükellef bir sofra kurdular. Yediler içtiler eğlendiler. Adam kadını anlatı . Kadın çocuğa acıyıp cebindeki en son parasını veren yaşlıları. Güldüler adam ‘ ne bilsin senin benim üçüncü karım olduğunu. Aşağıda onun bir aylık maaşı var. Neyse ben yarın sabah gider topladıklarımızı satarım. Sen öğlene işe çık bende sonra gelirim. İki gün daha oradayız.Sonra başka mahalleye geçeceğiz. Ben gidip diğerlerinede bakıyım bugünkü hasılat ne kadar. Para istediğim gibiyse pazara gidip memleketten yeni bir ev daha alırım. ‘

 Kadın ‘ Daha mı ev tam on sekiz evin var. ‘

 Dilenci ‘ Konuşma seninde yirmi sekiz bileziğin oldu . ‘

 Kadın ‘ İlk karının otuz beş bileziği , iki evi , iki arabası var.  İkinci karınında otuz bileziği, on gerdanlığı, iki evi, bir arabası var  ‘.

 Dilenci ‘ Ne olmuş . Birinci karım senin üç katın getiriyor. Bana kendi gibi para getiren üç çocuk verdi.  İkinci karım senin iki katın getiriyor. Bana kendi gibi para getiren dört çocuk verdi. Sende onlar gibi para getir bir değil üç daha doğur o zaman bakarız. Şimdilik bir ev , yirmi sekiz bilezik yeter sana . Kızım bu millette bu akıl varken biz daha çok ev alırız. Çok … ‘

 Kadın ‘ Haklısın. Onlar evde kuru soğan , çorba ekmek yesin . Biz burada bonfileler şaraplar keyfimize bakalım. ‘ .

 Adam evden çıkarken biraz ilerde kocaman bahçesi olan eski yarı yıkık dökük evden çıkan motora bakıyordu. Adam arkasında karısı perişan halde yanından geçerken dilenci onun bu haline gülüyordu.

 Dilenci ‘ Siz gidin çöp kurcalamaya biz keyfimize bakalım. Bu millette bu akıl varken . ‘

 Motorlu adam komşusunun bakışlarından huzursuz ‘ Sen insanları kandır. Üstüne hellalik al. Biz perişan olsakta helalinden ekmeğimizi kazanırız. ‘

 Motor karanlık sokakta kaybolurken ışıkları yanan evlerde geçim derdi kokusu yayılıyordu. Dilenci ise sokaklarda keyifle dolaştı.

Mavi İlkay Masal.

Değerlendirme: 1 / 5.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s